Medeni Usul Hukukunda İkinci Tanık Listesi Yasağı Nedir?

Anasayfa » Yayınlar » Medeni Usul Hukukunda İkinci Tanık Listesi Yasağı Nedir?

Medeni Usul Hukukunda İkinci Tanık Listesi Yasağı Nedir? | Mükyen Hukuk Yayınlar

İkinci Tanık Listesi Yasağı Nedir?

Hukuk Muhakemesi Kanununun 240. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesinde “ikinci bir liste verilemez” hükmüne yer alır. Söz konusu bu hüküm kamu düzeninden olup resen gözetilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/807 K. Sayılı kararında ise “İkinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin bu kesin kural, kamu düzeninden olup, Hâkim tarafından re'sen nazara alınır. İkinci bir tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin kural, aynı zamanda davaların makul süre içinde bitirilmesi açısından usul ekonomisine hizmet eden bir kuraldır.” ifadeleri yer alır. Buna göre; söz konusu bu kuralın aksinin uygulanması mümkün değildir. Bu bağlamda tarafların muvafakati halinde bile ikinci tanık listesi verilemez. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin konuyla ilgili olarak 2001/2852 kararında “Taraf, mahkemece verilen süre içerisinde ispat etmek istediği olaylar hakkındaki bütün tanıklarını gösteren bir listeyi mahkemeye verir. HUMK'nun 274.maddesi hükmüne göre de tanıkların adını, soyadını, adreslerini ve kimliklerini belirterek varsa diğer niteliklerini gösterir bir olay hakkında tanık listesi verildikten sonra bu tanık listesinde gösterilmeyen kimseler HUMK'nun 274.maddesine göre tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi verilemez. İkinci tanık listesi verme yasağı kamu düzeni ile ilgilidir. Çünkü, bu yasak yargılamanın sürüncemede bırakılmasını önlemek ve mahkemelerin işini azaltmak amacı ile konulmuştur. Bu nedenle; karşı taraf, ikinci bir tanık listesi verilmesine muvafakat etse dahi mahkeme ikinci tanık listesini dinleyemez.” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir.

Burada belirtmek gerekir ki; ıslah ile de ikinci tanık listesi verilemez. Burada yapılması önemli olan ayrım ise; eğer ki ıslahla davaya yeni bir vakıa eklenmiş ise söz konusu bu yeni vakıanın ispatı için yeni tanık gösterilebilir. Konuyla ilgili olarak Yargıtay tarafından 2015 yılında verilmiş bir kararda “Islah yoluyla, dayanılan vakıalar değiştirilebilir veya davaya yeni vakıalar dahil edilebilir. Davacı evvelce göstermiş olsa bile, davaya kattığı bu yeni vakılara ilişkin delil de gösterebilir. Bu halde, ikinci tanık listesi verilemeyeceğine ilişkin yasağa (HMK. m. 240/2) dayanılarak, gösterilen tanıkların dinlenmesinden kaçınılamaz. Davacının ıslah dilekçesinde gösterdiği tanıklar usulünce dinlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmelidir.” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir.

Burada önemle belirtmek gerekir ki;hakim tarafından verilen kesin sürenin ardından ikinci tanık listesi yasağı başlamış olur. Buna göre; dava taraflarının dava ya da cevap cevap dilekçelerinde tanık isimlerine yer vermeleri daha sonra tanık listesi sunamayacakları anlamını taşımaz. Yargıtay’ın konu ile ilgili olan 2014/1007 kararında ilgili bölümlerde “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda tanıkların ne zaman gösterileceği belirtilmemiştir. Ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu belirlendikten sonra taraflara delillerini bildirmeleri için süre verilir. Davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış bir tanık ismi bildirmiştir. Ön inceleme duruşmasından önce de 27.04.2012 tarihli delil listesiyle diğer tanıklarının isimlerini bildirdiğinden bu liste ikinci tanık listesi olarak kabul edilemez. Davacı açıkça tanıklarının dinlenmesinden de vazgeçmemiştir. Mahkemece davacı tanıklarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243 ve devamı maddeleri gereğince usulen celp edilip dinlenmesi ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/14212 E. ve 2014/25777 K. sayılı ve kararında ise “Davalı-davacı (kadın) 13.5.2013 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesi ile iki tanık ismi bildirmiştir. Mahkemece dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlanmasından sonra 22.10.2013 günü yapılan ön inceleme duruşmasında tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar tespit edilmiş ve taraflara iddialarının ispatı bakımından tanık da dahil tüm delillerini bildirmek üzere iki haftalık kesin süre vermiştir. Davalı-davacı (kadın) verilen süre içinde iki tanık ismi daha bildirmiş, mahkemece bu tanıklar “ikinci tanık listesi verilemeyeceği” gerekçesiyle dinlenilmemişlerdir. Delil, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için gösterilir (HMK m. 187/1). Tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğine (HMK m. 140/3) göre, bu tespit yapılmadan tarafların herhangi bir delile dayanmaları ve dayandıkları delilleri sunmaları beklenemez. Bu nedenle davalı-davacı (kadın)’ın, mahkemece uyuşmazlık konularının tespitinden sonra verilen süre içinde bildirdiği tanıkları, ikinci tanık listesi sayılamaz ve bu tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 260-265. maddelerinde gösterilen usul çerçevesinde dinlenilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekir. Bu husus nazara alınmaksızın, hatalı gerekçe ile eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki ifadeler yer alır.

İkinci tanık listesi yasağı hakkında üzerinde durulması gereken bir diğer nokta ise; hakim tarafından ön inceleme duruşmasında delillerin sunulması için tanıdığı süredir. Söz konusu bu süre içinde tanık listesinin sunulması da istenir. Ancak söz konusu verilen kesin sürede delillerin sunulması şeklinde kurulan karar tanık listesi yasağının başlaması için yeterli değildir. Buna göre; ara kararda açık şekilde tanık listesinin kesin süre içerisinde sunulması ihtaratı yapılmalıdır. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2021/881 K. Sayılı kararında konu ile ilgili olarak “Olayda; mahkemece ön inceleme duruşmasında, delil bildirimi için verilen kesin süreye ilişkin ihtaratın içeriğinde tanık listesi yer almadığından, davacı tarafa tanık isimlerini bildirmek üzere usulünce verilmiş bir kesin sürenin varlığından bahsedilmesi mümkün değildir.” ifadelerine yer verilmiştir. Ancak farklı vakıalar bakımından yeni tanık listesi verilmesi daha önce de belirttiğimiz gibi mümkündür çünkü ikinci tanı listesi yasağı aynı vakıaların ispatı bakımından getirilmiştir. Yargıtay tarafından verilen bozma kararından sonra öncesinde tanık listesi sunmamış olan tarafın yeni tanık listesi sunma hakkı da vardır. Tanıkların hukuki ya da fiili bir sebeple tanıklık yapamayacak olmaları durumunda yeni tanık listesi verilmesi mümkündür.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20