Medeni Usul Hukukunda Tanık Dinlenilmesi Nasıl Olur?

Anasayfa » Yayınlar » Medeni Usul Hukukunda Tanık Dinlenilmesi Nasıl Olur?

Medeni Usul Hukukunda Tanık Dinlenilmesi Nasıl Olur? | Mükyen Hukuk Yayınlar

Öncelikle belirtmek gerekir ki; tanıkların her biri davaya bakan mahkeme tarafından dinlenir. Ayrıca eklemek gerekir ki; gerçeğin ortaya çıkması için mahkeme tarafından gerekli görülürse tanığın olayın gerçekleştiği ya da şeyin bulunduğu yerde dinlenilmesi kararı da verilebilir. Hasta ya da “engelli” olması sebebiyle mahkemeye gelemeyen tanığı mahkeme bulunduğu yerde dinler. Öte yandan yine mahkeme tarafından yargı çevresi dışında bulunan tanığın, bulunduğu yer mahkemesi tarafından dinlenmesine karar verilebilir. Tanık dinlenmesi ile ilgili düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanunu 259. maddesinde yer alır ve ilgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 259

  1. Tanıklar davaya bakan mahkemede dinlenir.
  2. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekliyse, tanığın olayın gerçekleştiği veya şeyin bulunduğu yerde dinlenilmesine karar verebilir.
  3. Mahkeme, hasta veya engelli olmasından dolayı gelemeyen tanığı bulunduğu yerde dinler.
  4. Mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan tanığın, bulunduğu yer mahkemesi tarafından dinlenmesine karar verilebilir. İstinabe yolu ile dinlenilmesine karar verilen tanığın, nerede, hangi gün ve saatte dinleneceği hususu, talepleri hâlinde taraflara tebliğ edilir. Bu durumda, tanığın, hangi hususlardan dolayı dinleneceğini hâkim belirler.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2011/5005 sayılı kararında “Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nun 713/1 ve 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına dair tapu iptali ve tescil davasıdır. Davaya konu taşınmazın davacının dedesinden babasına, babasından ne şekilde davacıya intikal ettiği hususu üzerinde durulması, murisin ölümüyle terekesinin mirasçıları arasında paylaşıma tabi tutulup tutulmadığı, tüm mirasçıların paylaşıma katılıp katılmadığı, paylaşım sonucu veya satış ya da bağış yoluyla muristen davacıya geçip geçmediği hususlarının araştırılması gerekir. Uyuşmazlık taşınmaza dair bulunduğuna göre, taraf tanıklarının yargılama oturumlarında değil tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri zorunludur. Bu bakımdan tanıkların yargılama sırasında dinlenilmesi doğru değildir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Öncelikle burada belirtmek gerekir ki; davanın taraflar dava hakimi aracılığıyla tanıklara soru sorabilirler. Öte yandan tarafların avukatının ise; tanıklara doğrudan soru sorma hakkı mevcuttur. Tanığın dinlenme şekli ile ilgili düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanunu 261. maddesinde yer alır ve ilgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 261

  1. Tanıklar, hâkim tarafından ayrı ayrı dinlenir ve biri dinlenirken henüz dinlenmemiş olanlar salonda bulunamazlar. Tanıklar gerektiğinde yüzleştirilirler.
  2. Tanık, bildiğini sözlü olarak açıklar ve sözü kesilmeden dinlenir. Dinlenilme sırasında, tanık, yazılı notlar kullanamaz. Şu kadar ki, tanık tarihleri ve rakamları tespit etmek veya bazı hususları açıklamak ya da hatırlayabilmek için yazılarına bakmak zorunda olduğunu hâkime söylerse, hâkim derhâl yazılarına bakmasına veya belirleyeceği duruşmada yeniden dinlenmesine karar verebilir.
  3. Hâkim, tanık sözünü bitirdikten sonra, ifade ettiği hususların açıklanması veya tamamlanması amacıyla başka sorular da sorabilir.
  4. Toplu mahkemede başkan, hâkimlerden her birinin tanığa doğrudan doğruya soru sormasına izin verir.
  5. Tanığın sözleri tutanağa yazılarak önünde okunur ve tutanağın altı kendisine imza ettirilir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2019/342 sayılı kararında “Dava, ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece, yerinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, dava konusu taşınmazların kim tarafından, tamamının mı yoksa bir bölümünün mü, ne miktarda ve hangi amaçla kullandığı, dava konusu taşınmazlardan hangilerini davacıların kullandığı ya da kullanabileceği bir yer olup olmadığı hususlarının taraf tanıklarından ayrıntılı olarak sorulması, taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, davalının mahkemeye sunmuş olduğu dava konusu taşınmazların kullanımına ilişkin beyanlarını içeren dilekçesinin de göz önünde bulundurulması, bundan sonra tüm taraf tanık beyanlarının birlikte tartışılıp değerlendirilmesi, buğday ve ayçiçeği ekimi yapılan ve tarafların malik olduğu taşınmazlarda intifadan men şartının aranması gerekir.” ifadeleri yer almıştır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2018/11183 sayılı kararında yüzleştirme ve keşifte tanık dinlenilmesi hakkında “Dava; zilyetliğe dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece yapılacak iş; uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu yerde keşif icrasıyla mahkemece daha evvel dinlenen taraf tanıklarının 6100 Sayılı HMK'nın 243 ve 244.maddeleri uyarınca çağrılarak mümkün olduğunca taşınmaz başında keşif mahallinde dinlenilmeleri ( HMK'nun 259, 290/2.m ), nizalı ikinci katta bulunan dairenin öncesinde kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde ne zaman geçtiği, kimin zilyetlik ve tasarrufunda bulunduğu hususlarının ayrı ayrı sorulup belirlenmesi, yine beyanlar arasındaki çelişki durumunda HMK'nın 261.maddesi gereğince çelişkinin yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılması, bu aşamada dava dosyası içerisindeki beyan, bilgi ve belgelerin ( özellikle tapu kaydı muhdesat bilgileri ve zilyetlik devir sözleşmelerinin ) de göz önünde bulundurulması, yine dosya kapsamındaki davacı ve davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılan emlak vergisi kayıtları ile su ve elektrik aboneliği tesis belgelerinde geçen numaraların yerinde yapılacak gözlem ile hangi daireye ait olduğunun tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde tespit edilmesi, 6100 Sayılı HMK'nın 290 madde hükmü uyarınca taşınmazın resimlerinin de çektirilip mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekir.” ifadeleri yer alır.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20