Medeni Usul Hukukunda Tanık Delili Nedir?

Anasayfa » Yayınlar » Medeni Usul Hukukunda Tanık Delili Nedir?

Medeni Usul Hukukunda Tanık Delili Nedir? | Mükyen Hukuk Yayınlar

Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde deliller kesin ve takdiri deliller olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulur. Senet, yemin delili ve ikrar kesin delilleri oluştururken; tanık delili, bilirkişi incelemesi, keşif, uzman görüşü, delil sözleşmesi ve kanunda sayılmamış diğer deliller ise takdiri deliller oluşturur. Burada belirtmek gerekir ki; tanık delili hukuki yargılamalarda en çok başvurulan delil türüdür. Takdiri delilleri kesin delillerden ayıran en önemli özellik ise takdiri delillerin kesin bir etkiye sahip olmaması ve hâkimin takdirine bağlı tutulmasından kaynaklanır. Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/475 sayılı kararında bu durum “Davalı-karşı davacı tarafından sunulan tanık listesinde davalı-karşı davacının aynı zamanda vekili olan şahsın da tanık olarak gösterildiği, tanıkların dinlenecekleri vakıa hakkında bir sınırlama yapılmadığı, mahkemece bozma öncesi duruşmada bu tanığın dinlenmesi talebinin reddedildiği görülmüştür. Avukat vekaleten takip etmekte olduğu bir davada taraflara oranla üçüncü kişi konumunda olduğundan görevi nedeniyle öğrendiği hususlar dışında tanıklık etmek zorunda olup, tanık olarak dinlenilmesinde yasal engel bulunmamaktadır.” şeklinde ifade edilmiştir.

Burada belirtmek gerekir ki; tüzel kişiler tanık olarak dinlenmez. Ancak her türlü hukuki fiil tanık ile ispat edilebilir. Buna örnek olarak; işçi- işveren uyuşmazlıkları, fazla mesai, hafta tatili çalışması, resmî tatillerde yapılan çalışmalar hukuki fiil olmaları sebebiyle tanıkla ispata uygun fiiller olarak sıralanabilir.

Tanıkların Gösterilmesi Nasıl Olur?

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesinin 2. fıkrasında “Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.” şeklindeki ifadeye yer verilmiştir. Buna göre; tanıklar davanın tanıkları tarafından gösterilir ve söz konusu bu tanıkların ad-soyad ve adres bilgileri mahkemeye verilir. Tanıkların bilgilerini içeren söz konusu bu listeye tanık listesi adı verilir. İlgili listede yer alan tanıkların dinlenmesi için söz konusu taraflar dava ya da cevap dilekçelerinde tanık deliline dayanmış olmalıdır. Ancak tanık listesinin dava ya da cevap dilekçesi ile sunulmasına gerek yoktur. Burada belirtmek gerekir ki; kanunda tanık listesinin sunulma zamanı ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak Hukuk Muhakemesi Kanununun 137. maddesinde “dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe (Ek ibare veya arabuluculuğa” teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.” ifadeleri yer alır.

Tanıkların Mahkemeye Davet Edilmesi Nasıl Olur?

Hukuk Muhakemesi Kanununun tanığın davet edilmesi başlıklı 243. maddesinde “1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir. 2) Davetiyenin duruşma gününden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Acele hâllerde tanığın daha önce gelmesine karar verilebilir. 3) Tanığı davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler yer alır. Söz konusu maddelerden anlaşılabileceği üzere tanıklar mahkeme tarafından usulüne uygun bir şekilde davet edilir. Ancak söz konusu tarafların, gösterdikleri tanıkları davetiye tebliğ edilmeden de mahkemede hazır etmeleri mümkündür, fakat taraflar buna zorlanamaz ve tanıklarını mahkemede hazır etmediği için onların dinlenmesinden vazgeçmiş sayılamaz. Konuya ilişkin bir Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2019/11549 kararında “Dava, boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca yasal dayanağı bulunmadığı halde, taraflara tanıklarını duruşmada hazır bulundurma yükümlülüğü yüklenemez. Bu konuda süre verilemez. Verilmiş olsa dahi sonuç doğurmaz. Tanıkların mahkemeye ne şekilde davet edilecekleri Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 240., 243. ve 245. maddelerinde gösterilmiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davalının dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği tanığın HMK m.240/3'e göre bildirilen adresine gönderilecek tebligat ile HMK m.243 uyarınca tanığın duruşmaya davet edilmesi, usule uygun olarak davet edildiği halde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanığın HMK m.245 gereği zorla getirtilmesine ve sonuç olarak zorla getirme kararının akıbeti uyarınca hüküm kurulması gerekirken tanığın dinlenmesinin ne suretle sonuca etkili olmadığı da açıklanmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Yukarıda verilmiş olan kanun maddesinin 1. fıkrasından hareketle söz konusu hükmün uygulanabilmesi için tarafların tanık listesi sunmamış olması gerekir. Yargıtay’ın konuya ilişkin Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/153 kararında “Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243/1. maddesinde "Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hallerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir" hükmü yer almaktadır. Davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış olduğu, mahkemece tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı tarafça kesin sürenin sona ermesinden sonra tanık listesinin mahkemeye sunulduğu, karar duruşmasında davacı vekilinin tanıkların duruşma salonu dışında hazır olduklarını beyan ettiği, mahkemece tanık isim ve adreslerinin kesin süre içinde bildirilmediği gerekçesiyle davacı tarafın tanık dinletme talebinin reddi ile yargılamaya devam edilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Şu durumda duruşma sırasında davacı tanıkları hazır bulunduğuna göre mahkemece emredici hüküm olan HMK 243/1. maddesi uyarınca davacı tanıklarının dinlenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” ifadeleri yer alır. Yargıtayın bir başka kararında ise “Mahkemece, davalı vekiline oturumda delillerini bildirmek, tanık göstermesi halinde hangi hususta dinlenecekleri hususunda açıklamada bulunmak üzere otuz gün kesin mehil verilmiş, duruşma daha sonraki bir tarihe bırakılmıştır. Davalı vekili, tanınan kesin süre dışında oturum sırasında delil listesini sunmuş ve aynı gün, gösterdikleri tanıkların hazır bulunduğunu da ifade etmiştir. Bu durumda celse talikine sebep olunmamıştır. O halde, davalı vekili tanıklarını hazır ettiğini bildirdiğine göre bildirilen bu tanıklar dinlenilerek, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20