Yağma Suçu Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Ceza Hukuku » Yağma Suçu Nedir?

Yağma Suçu Nedir? | Mükyen Hukuk

Adalet bakanlığı verilerine göre Türkiye’de işlenen suçların neredeyse yarısını mal varlığına karşı işlenen suçlar meydana getirmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki diğer adıyla gasp olarak da bilinen yağma suçu Türkiye’de en sık işlenen suç tipleri arasında yer alır. Mal varlığına karşı işlenen suçlar arasında ise en yaygın suç tiplerinden biri yağma suçudur. Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinde yağma suçu ile ilgili “(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir. (3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” ifadelerine yer verilmiştir.

Yukarıda verilen kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere hırsızlık suçu ile yağma arasındaki fark cebir ya da tehdit unsurunun devreye girmesinden ileri gelir. Konu ile ilgili Yargıtay 6. Ceza Dairesi yağma suçunu cebri hırsızlık olarak tanımlamış ve bir kararında iki suç tipi arasındaki farkı “Yağma suçu, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Yani cebri hırsızlıktır. Başka bir deyişle yağma; bir kimsenin menkul malını cebir veya tehdit kullanarak almaktır. Hırsızlık ile yağma suçları ortak unsurlara malik olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur; malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır. Failin malı almak için mağdura karşı cebir veya tehdit kullanması yağma suçunu hırsızlıktan ayırır. Bu itibarla, yağma suçunda, birden çok hukuki değer korunmaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan, kişi özgürlüğü, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.” ifadeleriyle açıklanmıştır.

Burada belirtmek gerekir ki; yağma suçunun konusunu taşınır mallar oluşturmaktadır. Taşınmazlar nitelikleri gereği suçun oluşmasına elverişli değildir. Türk Ceza Kanununun 149. maddesinde yağma suçunun nitelikli hallerine 150. maddesinde ise daha az cezayı gerektiren hallerine yer verilmiştir.

Yağma Suçunun Unsurları Nelerdir?

Yağma suçu; hırsızlık ile cebir ya da tehdit suçlarının birleşmesi sonucu oluşan bileşik bir suç türüdür. Ancak burada belirtmek gerekir ki yağma suçu, iki farklı suç tipini barındıran ancak bu her iki suç tipinden de ayrılan karma bir suç olarak kanunda ayrı şekilde düzenlenmiştir. Yağma suçunda korunmayı amaçlanan hukuki değerler mülkiyet hakkı, zilyetlik, vücut dokunulmazlığı ile kişi hürriyeti şeklinde sayılabilir. Yağma suçunun maddi unsurları cebir ya da tehdit ve bir başkasına ait malın rıza dışında alınmasıdır. Öte yandan söz konusu suçun manevi unsurunu ise kast oluşturur. Yağma suçu kanunda malın yağması ve senet yağması olarak iki ayrı şekilde düzenlenmiştir. Aşağıdaki malın yağması ve senet yağması ayrı başlıklar altında incelenmiştir.

Yağma Suçunda Cebir ve Tehdit Nedir?

Öncelikle vurgulamak gerekir ki yağma suçunun oluşması cebir ya da tehdit unsurunun varlığına bağlanmıştır. Ancak kanun metninde bu iki unsur ya da bağlacı ile ayrılmıştır. Bu nedenle suçun oluşması için cebir veya tehdit unsurunun aynı anda bulunması gerekmez. Cebir ya da tehdit unsurlarından birinin ya da her ikisinin varlığıyla beraber bir mal zilyedinden alınırsa yağma suçu tamamlanmış olacaktır. Tehdit suçu Türk Ceza Kanununun 106. maddesinde “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Konuyla ilgili bir Yargıtay kararında “Sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse, yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir. Bu bağlamda yağma suçundan bahsedebilmek için mağdura yöneltilecek tehdidin mağdurun ya da bir yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratılacağına yönelik olması gerekir. Türk Ceza Kanunu 148. maddenin gerekçesinde de bu durum “kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit, sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse, yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir. Cebir Türk Ceza Kanununun 108. maddesinde ayrı bir suç olarak tanımlanmış ve madde metninde “Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.” şeklinde yer alır. İlgili kanun maddesinden anlaşılacağı üzere cebir, tıpkı kasten yaralama suçunda olduğu gibi mağdura karşı fiziksel güç kullanılmasını ifade eder.

Burada vurgulamak gerekir ki yağma suçunun oluşumu açısından cebrin zilyede ya da zilyedin yakınlarına da uygulanması arasında bir fark yoktur. Her iki halde de yağma suçu oluşacaktır. Mağdurun bir defa cebre uğraması yağma suçunun oluşumu açısından yeterli görülür. Söz konusu bu şiddetin ölçüsü Türk Ceza Kanunu 86. maddesi çerçevesinde kasten yaralama suçunun sınırlarına bakılarak belirlenir.

Başkasına Ait Bir Malın Alınması Nedir?

Yukarıda yağma suçunun taşınırlar bakımından mümkün olduğunu vurgulamıştık. Buna göre; suçun maddi unsurlarından biri de başkasına ait bir malın cebir ya da tehditle alınmasıdır. Bu anlamda malın zilyedin elinden alınması suçun oluşması açısından yeterlidir. Burada belirtmek gerekir ki failin eşya üzerinde zilyetliği varsa yağma suçu oluşmaz. Ancak fail, rızaen teslim aldığı bir malı cebir ya da tehdit kullanarak teslim etmekten kaçınırsa yağma suçunu işlemiş olacaktır. Konu ile ilgili olarak bir Yargıtay kararında “Oluş ve dosya kapsamına göre, sanığın yakınana ait cep telefonunu rızası ile aldıktan sonra kelebek diye tabir edilen bıçağı yakınana gösterip, omzuna bir şekilde vurmak suretiyle iade etmediğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK m.149/1’in (a) bendi ile uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden ….” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir.

Yağma Suçunun Cezası Nedir?

Yağma suçu ile ilgili düzenleme Türk Ceza Kanunu 148. maddesinde yer alır ve ilgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 148

  1. Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  2. Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.
  3. Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.

Yukarıda yer alan kanun maddesinde yağma suçunun hem temel hali hem de nitelikli hali tanımlanmış ve cezalarına yer verilmiştir. Burada vurgulamak gerekir ki; söz konusu olayda birden fazla nitelikli hal bulunursa hakim alt sınırdan uzaklaşarak cezalandırma yoluna gidebilir. Yağma suçu şikayete tabi bir suç değildir ve bu sebeple şikayet süresi yoktur. Ancak yağma suçu için dava zamanaşımı 15 yıldır.

Yağma Suçunda Teşebbüs Nedir?

Burada vurgulamak gerekir ki; yağma suçunun oluşumu açısından cebir ve tehdidin yanında malın zilyetliğinin ele geçirilmesi gerekir. Bu gibi bir durumda suç bölünebilir bir suç olduğu için yağma suçuna teşebbüs mümkündür. Mağdur olan kişi tehdit edilmekle ya da cebre uğratmakla zilyetliğinde bulunan mal kendisinden alınmamışsa suçun teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilebilir. Konu ile ilgili olarak bir Yargıtay kararında “Dava; yağma suçuna ilişkindir. Elindeki telefonu vermek istemeyen mağdurun direncini kıran ve yere düşen telefonu alan sanığın tipe uygun bu hareketi ile yağma suçundaki malın alınması unsurunun gerçekleştiği ve mağdurun mal üzerindeki tasarruf olanağının ortadan kalktığı, diğer bir anlatımla sanığın suça konu telefonu herhangi bir dış engel ile karşılaşmadan alması ile suçun tamamlanmış olduğu, bu aşamadan sonra aldığı cep telefonu ile kaçmaya başlayan sanığın mağdur ve çevrede bulunan vatandaşlarca kesintisiz bir şekilde takip edildiği sırada elindeki telefonu yere atması ile yağma suçunun teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilemeyeceği, zira hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçunda, failin mal üzerinde serbestçe kullanım imkanı sağlayacak şekilde fiili hakimiyet kurmasının aranmayacağından yağma suçunun tamamlandığı kabul edilmelidir.” ifadelerine yer verilmiştir. Burada belirtmek gerekir ki söz konusu suça teşebbüs halinde somut olayın özellikleri dikkate alınarak cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirim yapılabilir.

Nitelikli Yağma Suçu Nedir?

Yağma suçunun aşağıda sıralanmış hallerle işlenmesi durumunda suçun nitelikli hali meydana gelir. Bu haller;

  • a) Silahla işlenmesi halinde,
  • b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması şeklinde işlenmesiyle,
  • c) Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi ile,
  • d) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde ya da bunların eklentilerinde işlenmesiyle,
  • e) Beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
  • f) Var olan ya da varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
  • g) Suç örgütüne yarar sağlamak amacıyla işlenmesiyle,
  • h) Gece vaktinde işlenmesiyle,

Yukarıda verilen hallerde yağma suçunun işlenmesi halinde faile verilecek ceza artırılır. Burada belirtmek gerekir ki; silah Türk Ceza Kanunu kapsamında geniş bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Türk Ceza Kanununun 6. maddesine göre ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler vb. silah olarak tanımlanmıştır. Ancak belirtmekte yarar var ki silahla yağma suçunun işlenebilmesi açısından silahın kullanılması aranmamıştır. Buna göre fail sadece silahını gösterirse dahi yağma suçunu işlemiş olacaktır.

Alacağın Tahsili Amacıyla Yağma Nedir?

Alacağın tahsili amacıyla yağma suçu aynı zamanda ihkak-ı hak olarak da bilinir ve bu suçun bu sebeple işlenmesi cezayı hafifleten bir neden olarak düzenlenmiştir. Eğer fail cebir ve tehdit kullanarak hukuki bir ilişkiden kaynaklanan alacağını tahsil amacı ile mağdurun bir malını alırsa yağma suçu oluşmaz. Söz konusu bu durumda fail kasten yaralama ya da tehdit suçundan hangisini işlemişse ona göre cezalandırılır. “Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” Türk Ceza Kanununun 150. maddesinin 1. fıkrasında cezada indirim yapılabilmesi için faille mağdur arasında mutlaka bir hukuki ilişki bulunması gerektiğini düzenler. Ancak bu aşamada söz konusu bu ilişkinin yazılı ya da sözlü olarak kurulmuş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Resmi şekil şartı olan bir sözleşmenin sözlü olarak yapılmış olması hali bile hukuki ilişkinin varlığı için yeterlidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2009/263 K. Sayılı kararında konu ile ilgili olarak "765 sayılı TCY'nın 308. maddesinde adliye aleyhine işlenen bir suç olarak koruma altına alınan eylemlerin bir kısmı, 5237 sayılı TCY'nın 150/1. maddesiyle malvarlığına ilişkin bir suç haline dönüştürülmüştür. Bu düzenlemeye göre, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla cebir veya tehdit kullanılması halinde eylem yağma suçunu oluşturmakla birlikte, bu özel düzenleme nedeniyle fail kasten yaralama ve/veya tehdit suçundan cezalandırılacaktır. Böylece, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla hareket edilmiş olması daha az ceza verilmesini gerektiren bir hal olarak kabul edilmiş, başka bir anlatımla failin saikine önem verilmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir. Söz konusu bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili yasada belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu değildir ancak hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20

Diğer Makalelerimiz: