Aydınlatılmış Onam Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Sağlık Hukuku » Aydınlatılmış Onam Nedir?

Aydınlatılmış Onam Nedir? | Mükyen Hukuk

Aydınlatılmış onam kavramından önce Tıbbi Müdahale kavramını açıklamak gerekir. “Tıbbi müdahale, hekimin veya yasal mevzuatta yetkili kılınmış sağlık mensubunun, hastanın anomalilerini teşhis, tedavi ve önleme maksadıyla tıbbın bugün ulaştığı tüm teknik gereklerine ve meslek etiğine uygun bir şekilde gerçekleştirdiği girişimler” şeklinde ifade edilebilir. Kişiye aşı yapılması, hastalığın teşhisi için gerekli tahlil ve klinik muayenesinin yapılması, cerrahi müdahalede bulunulması, hastanın gözetim altında tutulması ve ruhsal hayatının düzenlenmesi vb. gibi uygulamalar tıbbi müdahale kapsamına giren uygulamalardır.

Hastaya konulan tanı, tedavi seçenekleri, uygulanacak tıbbi müdahalenin ne olduğu, söz konusu müdahalenin varsa komplikasyonlarının ne olduğunu ve sonuçlarını, hastanın kültür ve eğitim düzeyi dikkate alınarak, müdahaleyi uygulayacak hekimin, tıp dilinden arındırılmış sade ve anlaşılır bir dille hastaya anlatması ve anlattıklarının hasta tarafından anlaşılmasını sağlamasının ardından, ilgili hastaya düşünüp karar vermesi için makul bir süre tanındıktan sonra olurunun alınması işleminin adı ise aydınlatılmış onamdır.

Aydınlatılmış Onamın Yasal Dayanağı Nedir?

Anayasa ve Türk Medeni Kanununda yer alan bazı kanuni düzenlemeler aydınlatılmış onam kavramının yasal dayanağını oluşturur. İlgili maddelere aşağıda yer verilmiştir;

“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” (Anayasa Madde 17)

“Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.” (Türk Medeni Kanunu Madde 24)

“Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” (Türk Medeni Kanunu Madde 26)

Yukarıda yer verilen kanun maddeleri aydınlatılmış onamın yasal dayanağını meydana getirir. Öte yandan Hasta Hakları Yönetmeliği 24. maddesinde ise “Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır. Hastanın, velisinin veya vasisinin olmadığı veya hazır bulunamadığı veya hastanın ifade gücünün olmadığı hallerde, bu şart aranmaz. Kanuni temsilcinin rızasının yeterli olduğu hallerde dahi, anlatılanları anlayabilecekleri ölçüde, küçük veya kısıtlı olan hastanın dinlenmesi suretiyle mümkün olduğu kadar bilgilendirme sürecine ve tedavisi ile ilgili alınacak kararlara katılımı sağlanır.” şeklinde bir ifade mevcuttur. Bu düzenleme çerçevesinde hasta olan kişiye uygulanacak tüm tıbbi müdahaleler için öncesinde hastanın rızasının alınması hem hukuki anlamda hem de tıbbi etik açısından bir ön şart olarak karşımıza çıkar. Bu sebeple ilgili kişinin rızası alınmadan yapılan tıbbi müdahaleler hem hukuka hem de meslek etiğine aykırılık teşkil eder.

Aydınlatılmış Onamın Şekli Nasıl Olmalıdır?

1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 70. Maddesinde “Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliyat için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatini alırlar. Büyük ameliyei cerrahiyeler için bu muvafakatin yazılı olması lazımdır.” ifadesi yer alır. Bu madde çerçevesinde hastaya yapılacak olan önemli tıbbi girişimler dışında hastanın rızasının alınması herhangi bir şekil şartına tabi tutulmamıştır. Söz konusu bu rıza sözlü ya da yazılı şekilde alınabilir. Ancak söz konusu bu hallerde; ileride ispat zorluğu yaşamamak adına söz konusu rızaların yazılı şekilde alınması uygulamada sıklıkla yapılır. Ancak burada önemle belirtmek gerekir ki; hastaya herhangi bir bilgilendirme yapılmadan matbu form imzalatılması son derece yanlış bir uygulamadır. Bunun sebebi; hasta aydınlatılmadan alınan söz konusu bu onam formunun hukuki anlamda geçerli bir rıza hükmünde sayılmamasıdır. Borçlar Kanunu’nun 115. Maddesinde yer alan “Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” ifadesi ile bu durum açıkça belirtilmiştir.

Aydınlatılmış Onamın Önemi Nedir?

Aydınlatılmış onamın amacı; hastanın kişilik haklarının ve sağlık hizmetlerinden faydalanma haklarının korunmasının yanında yapılacak tıbbi işlem hakkında karar alınırken, hastanın tıbbi karara katılımının sağlanması ve bununla birlikte hasta ile hekimin bir iş birliği içerisinde olmasının sağlanmasıdır. Uygulama esnasında söz konusu tıbbi uygulama hatalarından doğan uyuşmazlıklarda yapılan ilk işlem hasta dosyasında aydınlatma onamının varlığına bakılmasıdır. Son zamanlarda gündeme sıklıkla gelen malpraktis davalarında ceza alımını artıran en önemli nedenlerden birisi de hastadan aydınlatılmış onam alınmamış olmasıdır. Hastaya yapılacak işlem öncesinde hastanın yazılı bir formla onamının alınması hasta açısından hasta haklarının korunmasını sağlarken hekimler için de ileride karşılaşabilecekleri hukuki durumlarda kendi lehlerine kullanabilecekleri bir delil niteliği taşır.

Hekimin Hasta Özerkliğine Saygı Yükümlülüğü Nedir?

İnsan ilişkilerinin artması, insan hayatına ve kişisel haklara verilen önemin artmasıyla gelinen noktanın doğal bir sonucu olarak tıp etiğinin önemli ilkelerinden birisi de özerkliğe saygı kavramının önem kazanmasıdır. Hastaya yapılacak olan her türlü tıbbi işlem öncesinde hastada aydınlatılmış onam alınması hekimin hasta özerkliğine saygı gösterme yükümlülüğü açısından en önemli kriter olarak değerlendirilebilir. Bu anlamda hasta özerkliğine saygının sınırını tıbbi endikasyon belirler. Tıp literatüründe “gereklilik” anlamını taşıyan endikasyon terimi önem taşır. Buna göre; tıbbi endikasyon bulunmayan bir tedavi isteyen hasta söz konusu olduğunda artık hekimin hasta özerkliğine saygı yükümlülüğünden bahsetmek mümkün olmaz. Bu anlamda tıbbi endikasyon hastanın özerkliğini sınırladığı gibi hekiminde tıbbi müdahale sınırını belirleyen bir faktör olarak karşımıza çıkar.

Aydınlatma Yükümlülüğünün Kapsamı Nedir?

Hastanın rızasının almadan önce bilgilendirilmesi gereken hususlar Hasta Hakları Yönetmeliği 15. maddesinde detaylı şekilde düzenlenmiştir ve ilgili maddenin açıklamasına aşağıda yer verilmiştir.

Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 15

Hastaya;

  • a) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,
  • b) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,
  • c) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,
  • ç) Muhtemel komplikasyonları,
  • d) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,
  • e) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
  • f) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,
  • g) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği, hususlarında bilgi verilir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20