Menfi Tespit Davası Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » İcra İflas Hukuku » Menfi Tespit Davası Nedir?

Menfi Tespit Davası Nedir? | Mükyen Hukuk

Menfi ya da diğer bir deyişle olumsuz tespit davası; davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespit edilmesi için açılan davaya verilen isimler.

Hukuk Genel Kurulunun K.2021/866 kararında menfi tespit davası ile ilgili olarak “Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir.

Menfi Tespit Davası Nasıl Açılır?

2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde menfi tespit davası ile ilgili düzenlenme yer alır. İlgili kanun maddesine göre; borçlu olan kişi, icra takibinden önce, takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra ve iflas kanununun ilgili maddesine aşağıda yer verilmiştir.

İcra ve İflâs Kanunu Madde 72

Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.

İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.

(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.

(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.

Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.

Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.

Yukarıda yer alan kanun maddesi çerçevesinde menfi tespit davasının maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalı olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle söz konusu dava normal bir hukuk davası şeklinde açılır. Başka bir deyişle kendisine icra takibi yapılmış olan borçlu kişi ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz etmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması nedeniyle icra takibi kesinleşmiş olsa dahi maddi hukuk açısından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bu nedenle icra takibi devam ederken alacaklı olan kişiye karşı menfi tespit davası açılabilir.

Menfi Tespit Davasında İspat Yükü Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya aittir. Ancak davacıya yani borçlu olan kişiye düştüğü hâller de mevcuttur. Buna göre davacı yani borçlu olan kişi , davalının yani alacaklının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi yalnızca inkâr etmekle yetinmekte ise, diğer bir deyişle bu hukuki İlişkinin yani borcun hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalı olan kişiye düşer. Bunun sebebi ise; hukuki ilişkinin yani taraflar arası borcun mevcudiyetini iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı taraf olan alacaklıya düşer. Ancak belirtmek gerekir ki, alacaklı olan kişinin dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya yani borçlu olan kişiye düşer. Konu ile ilgili olarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 201. maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler iki bin beş yüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” ifadelerine yer verilmiştir. Senede karşı ileri sürülen hukuki işlemlerin senetle ispatı zorunludur (HMK m. 200).

Burada belirtmek gerekir ki Hukuk Muhakemeleri Kanununun 203. maddesinde hangi hâllerde tanık dinlenebileceği açıklanmış ve senetle ispat zorunluluğunun istisnalarını yer alır. İlgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 203

(1) Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:

  • a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
  • b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
  • c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
  • ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
  • d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
  • e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20