Makul Sürede Yargılanma Hakkı Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; makul sürede yargılanma hakkı, gerçek kişilerin ve özel hukuk tüzel kişilerinin ceza yargılamalarında kendilerine yöneltilen suçlamalar hakkında makul bir süre içerisinde yargılamanın sonuçlandırılmasını, öte yandan medeni hukuk yargılamalarında ise hak ve alacaklarına makul bir sürede kavuşma haklarını ifade eder. Burada vurgulamak gerekir ki; Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkı Anayasanın 36. ve 141. maddelerinin kapsamında değerlendirilir. Anayasanın 36. Maddesinde herkesin “adil yargılanma hakkına” sahip olduğu yer alırken, 141. Maddesinde ise “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması..” ile ilgili düzenleme yer alır.

Öte yandan yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir..” şeklindeki ifade ile makul sürede yargılanma hakkı ile ilgili düzenleme yer alır.

Ayrıca burada vurgulamak gerekir ki; makul sürede yargılanma hakkı değerlendirilirken, söz konusu yargılamanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumları, delilleri toplamadaki zorluk, yargılamanın uzamasına başvurucunun önemli katkısının olup olmadığı, yargılamanın süratle sonuçlandırılmasında menfaatin niteliği gibi unsurlar göz önüne alınır. Bu bağlamda makul sürede yargılanma hakları ihlal edilenler, uğradıkları maddi zararlarını ve yargılama süreci içinde yaşadıkları stres, üzüntü ve acı nedeniyle uğradıkları manevi zararlarının tazminini talep etme hakkına sahiptir. Ancak burada vurgulamak gerekir ki; söz konusu bu maddi zararın mutlak suretle somut belgelerle ispatlanması gerekir. Öte yandan manevi tazminat hakkı için; ceza yargılamalarında sanıkların ceza tehdidi altında kalmaları, bu süre içinde özel hayatlarını ve iş hayatlarını düzenleyememeleri, yaşadıkları stres, acı ve üzüntü, hukuk davalarında ise hak ve alacaklarına geç kavuşmaları, bu sebeple yaşadıkları stres, acı ve üzüntü istenecek olan manevi tazminatın kaynağını oluşturur. Yargılama esnasında makul sürenin aşılması sebebiyle haklarının ihlal edildiğini düşünen kişiler, bu konuda başvuru yapabilecekleri başkaca olağan bir kanun yolu olmaması nedeniyle doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesine başvuru yapabilirler.

Ceza Yargılamasında Makul Süre Nedir?

Öncelikle burada belirtmek gerekir ki; Anayasa Mahkemesi, ceza yargılamasında, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri hakkında açılan soruşturmaların başladığı tarihi, ceza yargılamasının başlangıç tarihi olarak tespit eder. Öte yandan ceza yargılamasının sonuçlandığı tarih ise soruşturmanın ya da kovuşturmanın sonlandığı, olağan kanun yollarının tükendiği tarih olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda derdest davalarda makul sürenin sonu, Anayasa Mahkemesinin karar verdiği tarih olarak kabul edilir ve yargılamada geçen sürenin makul süreyi aşıp aşmadığı söz konusu bu süre göz önüne alınarak belirlenir. Burada vurgulamak gerekir ki; derece mahkemelerinde yapılan yargılama beş yılı aşmış ise kural olarak makul süre aşılmıştır. Söz konusu yargılamanın karmaşıklığı, delillerin toplanmasındaki güçlük, özellikle yargılamanın uzamasında başvurucunun önemli bir katkısının olup olmaması makul sürenin aşılıp aşılmadığı konusunda göz önünde bulundurulan kriterlerden bazılarıdır.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20